Ünlü araştırmacı, sümerolog, hittolog ve yazar Muazzez İlmiye Çığ 17 Kasım Pazar akşamı 110 yaşında hayatını kaybetmişti.
Çığ’ın ölüm haberinin duyulmasının ardından 80’li yıllarda devrimci mahpuslara işkence yapıp kobay olarak kullandığı iddia edilen HİZ Nöropsikiyatri Vakfı’nı yeniden gündeme getirdi.
Çığ 12 Eylül 1980 darbesi döneminde devrimci mahpuslar üzerinde deney yaptığı iddialarıyla gündem olan HİZ Nöropsikiyatri’nde yönetim kurulu başkanlığı yapıyordu ve Vatan Partisi’nin Genel Başkanı baş danışmanıydı. Çığ’ın kardeşi Prof. Dr. Turan İtil’in ve vakfın devrimci mahpuslara işkence yaptığı iddialarını dillendiren Memet Sönmez vakfın sorguya çekip ilaç vermeye çalıştığı mahpuslardan biri.
Sönmez o dönem hakkında şu açıklamaları yaptı;
“Hiç adam öldürdünüz mü?”
“85 yıllarıydı ve 12 Eylül’ün o hırçın, kanlı, işkence dolu günleri biraz yavaşlamıştı; ama Metris Askeri Cezaevi’ndeki uygulamalar devam ediyordu. Cezaevinde bir süre sonra hoparlörlerden yapılan anonslarla bir test uygulanacağı duyuruldu. Çalışmayı dönemin Adli Tıp Kurumu (ATK) Başkanı Ayhan Songar ve HİZ Vakfı organize ediyordu. Bizi 8-10 kişilik gruplar halinde İstanbul Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Bölümü’ne götürdüler. Her birimiz ayrı hücrelere yerleştirildik ve anket adı altında sorguya alındık. Aslında gitmeyebilirdik; ama derdimiz cezaevinin dışına çıkmak, o rutini bozmaktı.
“Testte ‘Hiç adam öldürdünüz mü?’, ‘Hayvanlarla ilişkiye girdiniz mi?’, ‘Eşcinsel veya ensest ilişki yaşadınız mı?’ gibi hem rahatsız edici hem de saldırgan sorular vardı. Eğitim düzeyi, bilimle ilgili genel bilgiler ve öfke kontrolüyle bağlantılı sorular da sordular. Soruların asıl amacı bizi itibarsızlaştırmaktı.
“Bize ilaç vermeye de çalıştılar, ancak birçoğumuz bunları kullanmayı reddettik. Protesto için test kâğıtlarını yırttık ve sistematik olmasa da bu işkenceye karşı direndik
“Terörist olmasalar da katil olurlardı”
“Daha sonra gazetelerde, HZİ Vakfı’nın ‘araştırmanın’ sonuçlarını yayımladığını öğrendik. Araştırmada, mahpuslar hakkında ‘Bu kişiler terörist olmasalar da katil olurlardı’ ve ‘En iyi çözüm idam olmayabilir’ gibi sonuçlara varıldığı öne sürüldü. Mahpusların 40 yıl boyunca hapiste tutulmaları gerektiği ve bu sürenin sonunda topluma zarar vermeden serbest bırakılabilecekleri iddia edildi.
“Profesör Turan İtil’in Nazi doktoru Josef Mengele’nin öğretilerini temel aldığı çalışması, bilimsel çalışma görünüm altında ırkçı ve faşist yaklaşımları meşrulaştırmayı ve dediğim gibi devrimcileri itibarsızlaştırmayı hedefliyordu.
“Bu araştırmalara katılan veya bunları destekleyen kişilerin ölümü sorulduğunda, dönemin tanıkları, bu kişilerin insanlık adına bir tehdit olduğunu ve ölümlerinin bilimsel ya da toplumsal açıdan bir kayıp sayılmayacağını söylediler. Velhasıl, işkence yapan bir kurumun başkanının ölümü, insanlık adına sadece bir umut olabilir.”
HZİ Nöropsikiyatri Vakfı ile ilgili söz konusu iddialar, 1985’te Cumhuriyet Gazetesi ve Nokta Dergisi gibi yayınlarda geniş yer buldu ve bilim insanları tarafından ele alındı. Bu süreçte, söz konusu deneyler Nazi Almanyası’ndaki etik dışı tıbbi deneylerle karşılaştırıldı. İddialar, vakıf tarafından doğrudan yalanlanmasa da araştırma ekibinde yer alan Prof. Dr. Nevzat Tarhan ilaç denemelerine dahil olduğu suçlamalarını reddetti.