Yaşam bizim istediğimiz zaman mı şekillenir. Bir çoğumuz “hayır ya da çok zor” dediğini duyar gibiyim. Ne yaparsanız yapın, yaşam sizin istediğiniz üzerine şekilleniyor. Varlığımızın büyüklüğüne ya da küçüklüğüne bakmadan hemde… O yüzden istediğimiz zaman fikirlerimizi söylemek zorundayız. Yaşam da sunduğumuz fikirlerin insanın kendi iradesiyle gerçekleştiğini bildiğimiz zaman, yaşamı çok kolay şekillendirme hakkını buluruz. Adın adım fikir, yaşam sürecimiz için bize katkı suna çerçeve oluşturacaktır. Göçmen Postası haber sitemiz gibi. Arzu ile başlayan fikirlerin gerçeğe dönüşmesi yaşamın özünü oluşturur. Bu öz duyguları etkileyerek, farklı etkiler bırakır. Esas soru burada başlıyor galiba; etkileri anlamak zorundamıyız? Ya da yılmadan anlatmak zorunda mıyız? Benim fikrime göre yaşamda her şeyi anlamak zorunda değiliz. Doğal olarak da her şeyi anlatmak zorunda da değiliz. Haklısınız anlamak yaşamın bir algısı, hatta çok önemli ilk algısı, ne olursa olsun tamam mı değil. Anlamak bir tık ötemizi dinlemek anlamına geliyor. Kesinlikle dinlemeliyiz. Bütün bunlara karşın bir birimizi anlamak zorunda da değiliz. Galiba anlamıyoruz da… Bilmem belki anlamak istemiyoruz. Bu da çok doğal bir süreç. Doğal olmayan ise; anlamış gibi yapmamız. Anlamadığımız halde anlıyor gibi yapıyoruz. Anlıyor gibi yaptığımızda oluşan etki saçmalammamıza neden oluyor. O yüzden varolan yaşamın içinde saçmalama da serbest olmalı. Neden mi? Kusursuz olmadığımız için… Kusurusuz olmayan varlıklar olarak, eylemlerimiz günlük yaşamımızı etkiliyor. İşte esas süreç burada başlıyor. Günlük yaşam analizi yapıyor muyuz? Yoksa hakikatten kaçıp, saçmalamayı, yalana mı bırakıyoruz. Bu köşemde post human yazılar yazmak istiyorum. Beni anlamanızı istemiyorum. Varlığımı bilmeniz yeter. Etki alanım sonsuz olacağını biliyorum. Ancak, oldukça ve paylaştıkça, gönlüm daha keyifli yazmak isteyecek. Hepimiz hoş geldik.