Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” suçlamasıyla yargılandığı davada hakim karşısına çıktı. Mahkeme, 2 yıl 4 ay hapis cezası verdiği Ümit Özdağ’ın tahliyesine karar verdi.

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ  geçtiğimiz aylarda Ankara’da gözaltına alınmış,  “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme” suçlamasıyla tutuklanmış hakkında aynı suçlamayla dava açılmıştı. Davanın ikinci duruşması bugün İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Hakkında 7,5 yıla kadar hapis cezası talep edilen Ümit Özdağ hakkında karar, Özdağ’ın savunmasının ardından açıklandı. Mahkeme 2 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılan Özdağ’ın tahliyesine karar verdi.

Özdağ, saat 16.30 sularında 148 gündür tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi’nden tahliye edildi.

“KİMSEYE FARKLI HUKUK UYGULANMAMALI”

Ümit Özdağ cezaevinden çıkışı sırasında; “Hepinizi selamlıyorum. Buraya kadar geldiğiniz için teşekkür ediyorum. Burada aylardır nöbet tutan Zafer Partili kardeşlerime içten teşekkürlerimi sunuyorum. Bu aynı zamanda bir demokrasi ve hukuk nöbetiydi. Bugün tahliye oldum ama 2 sene 4 aylık hapis cezasıyla tahliye edildim. Bana atılan suç, Kayseri’de Suriyelilere yönelik tepkiyi kışkırtmak suçu. Ellerinde hiçbir delil olmamasına rağmen, paylaşımda Özdağ’ın adı yazıyor şeklinde savcı, hakikate aykırı beyanı mahkemede iki kez tekrarladı. Buna rağmen ceza tahsis edildi ama bunun istinafı var, Yargıtay’ı var. Göreceksiniz, bundan beraat edeceğim. Türk halkı, vicdanın da bu kararı uygulamamıştır. Tek bir kanıt yok ama 5 ay sizi fiziksel güç kullanarak hapsedebiliyorlar. Hiçbirimizin anayasal hakları güvence altında değil. Herkesin bu ülkede eşiy vatandaş olduğu, farklı hukuk uygulanmadığı bir Türkiye inşa edilmesi gerekiyor.” açıklamasını yaptı.

“BENİ BİR UCA, EKREM BEY’İ BİR UCA KOYUYORLARDI”

Zafer Partisi lideri Özdağ Ekrem İmamoğlu ile bilgi alışverişinde bulunacak kadar görüşmediklerini ancak avukat görüşlerinde denk geldiklerini belirterek sözlerini; “İlk siyasal açıklamam: Nerede kalmıştık? Oradan devam edeceğiz. Hapishane şartlarında, tutukluların birbirleriyle görüşmeleri tek kişilik odada kalınca mümkün değil. Ancak avukat görüşü sırasında karşılaşabiliyorsunuz. Orada da Ekrem Bey’i ve beni bir uca koyuyorlardı, yakınlaşma şansı olmuyordu. Üç kere selamlaşma şansımız oldu ama bilgi alışverişi mümkün değil.” şeklinde sürdürdü.

“ŞÜKÜR NAMAZINA JANDARMA İZİN VERMEDİ”

Özdağ, siyasi yasak alıp almayacağı yolundaki soruyu da; Benim de en çok merak ettiğim husus, gerekçeli kararın nasıl inşa edileceği. Meselenin istinaf ve Yargıtay boyutlarını da birlikte göreceğiz. Buradan çıkar çıkmaz ilk yapmak istediğim şey şuradaki camide şükür namazı kılmaktı ama jandarma izin vermemiş. Şimdi Ankara’ya geçeceğim ve ondan sonra çalışmalara başlıyoruz” diye cevapladı.

ÖZDAĞ: “HUKUK CİNAYETİ”

Ümit Özdağ, duruşmadaki savunmasında ise şu ifadelere yer verdi; “Elbette bu utanç kaynağı olacak iddianame ve mütalaa üzerine eğer mahkemeniz ceza verirse istinafa ve Yargıtay’a gidecektir. Ancak benim merak ettiğim husus bir hukuk insanının, bir savcının, sanığın suçsuz olduğunu bilmesine rağmen, suçlu ilan ettikleri durumda nasıl bir psikolojiye sahip olduklarıdır. Bir insan, bir hukukçu nasıl suçsuz olduğunu bildikleri kişiye suçlu der?”

“İKTİDAR YANLISI OLSAYDIM ÖNÜNÜZE GELMEZDİM”

Özdağ, duruşma esnasında hakime de şöyle seslendi; “Ben burada siyasi bir soruşturma çerçevesinde bulunuyorum. İktidar yanlısı bir politikacı olsaydım, hiç önünüze gelmezdim. Gelseydim bile, beraat kararı vermeniz çok kolay olurdu. Ancak, ben iktidar yanlısı değilim ve bunun suç olduğu bir dönemden geçiyoruz. Bundan dolayı işiniz hiç kolay değil. Üzerinizde büyük bir baskı olduğuna eminim. Sizin iyi bir hukukçu olduğunuzu, sizi tanıyan herkes söylüyor. Bugün vereceğiniz tek adil karar olan beraat kararı ile 86 milyon insana, merakla bu davanın sonucunu bekleyen Türk milletine, ülkemizde bağımsız yargı olmasa da bağımsız yargıçlar olduğu mesajını verecek ve insanların adalet için tekrar umutlanmasını sağlayacaksınız. 

‘MÜTALAANIN NE KADAR BOŞ OLDUĞU ORTADA’

Dosyadaki deliller ve iddianame ile savcının mütalaasının ne kadar boş olduğu ortada, siz de gördünüz. Yargıtay kararlarında, failin subjektif olarak kin ve düşmanlığı hedeflemesi gerekir diyor. Oysa ben, size; kin ve düşmanlığı engellemek için yaptığım açıklamaları, hatta yaptığım suç duyurularının kanıtlarını gösterdim. Savunmamda ortaya koyduğum deliller ise her türlü tartışmayı engelleyecek şekilde; benim, Türkiye’nin güvenliğini tehdit altında bırakmayacak bir insan olduğumu size göstermiştir. Yargının gerçekten bağımsız olduğu bir ülkede yaşasaydık, ben 149 gündür hapishanede yatıyor olmazdım. Sizinle bu konuşmayı yapıyor olmazdık.”