2024 farklı deneyimlerin yılı oldu. Güney Asya gezimin en önemli sebebi Budizm’in ayak izlerini takip etmekti. Tapınaklar, öğretinin uygulama alanları, günlük yaşama yansıması vb… En eski din bilgilerini içerdiği için, kimine göre öğreti, kimine göre din. yaşamının içinde olunca, din olarak karşımıza çıkıyor. Devasal büyük tapınakların yanında, kişisel gücünün yettiği her yere minik tapınaklar da yapmışlar. İşe başlamadan önce sonsuz saygılarını sunuyorlar. Gerçekten küçük tapınaklar da Budda yer diye her türlü yiyecek ve çiçek mevcut. Burada “ Budda’yı aramak” diye deyim var. İnsanlar öyle diyor.
Ekonomik ve sosyal açıdan güçlü olmayan toplumlar ve yazık ki farklı sömürü içinde oluyorlar. Tayland’da Hindistan (Hintli), Çin (Çinli), Japonya (Japon) istilası içinde var olmuş. Bu istila sürecinde, Kamboçya, Vietnam ve Laos’dan gelenleri de unutmamak gerekir. Ancak Hintli, Çinli ve Japonların baskın yerleri olduğu çok net görünüyor. Kast sistemi oluşmuş. En zengin ülke hangisi ise Tayland’ın zenginini kendi etkisi altına almışlar. Zenginler lüks avmlerde Japon mağazalarından alış veriş yapıp, lüks Japon viskileri içerek eğleniyorlar. Hintliler ise kendi gettolarını kurmuş. Tamamen kimseye dokunmadan, kendi ihtiyaçlarını gidermek üzere yaptıkları ticaretle yaşıyorlar. Tabii gelen turistlerin ilgisini çektiği için de onlardan da yararlanıyorlar. Çin ise her yerde, karınca gibi yayılmış. Tayca, Çince ve İngilizce yazıklarla yaşamayı bilmelisiniz. Böyle olunca her kültürden öğrenirken değerler farklı bir hoş görü oluşturmuş. Trafik felç olmasına karşın, ben bi tane bağıran görmedim. Bir kavgaya şahit olmadım. Devamlı anlaşma yolunu seçiyorlar. Böyle olunca da özgürce yaşam devam ediyor. Kimse kimseyi yargılamıyor. Kimse kimseyi kanamıyor. Kimse kimseye bunu neden yaptın demiyor. Dedikodu yok. Hatta o anda yapılanı da gülerek karşılıyorlar. Kendilerini yaşamın farklı katmanına taşımayı bakarmışlar. Çekici olan durum da bu. Mutlaka yolunuz Tayland’a uğrasın derim.